Dikkat bu yazı bazı sosyo-politik göndermeler içerir.
Nereden başlamasam bilemiyorum. Küçükken berberin yanında yaptığım çıraklıktan dolayı esnafla kurduğum gereksiz empatiden mi, yoksa ticari ilişkiye girdiğim herkesle dost olmaya çalışarak kapitalizmi yenme hayalimden mi? Mesela, siz hiç en sevdiğiniz bakkalın önünden market poşetini saklayarak geçtiniz mi?
İşte böyle bir şeyin ne anlama geldiğini bilmeyen dostlar, bu yazı size göre değil benden söylemesi. Çünkü ben bazen bakkal amca alınmasın diye ilk ona girip sonra markete gidiyordum. Markete bakkal poşetiyle girmenin bir zararı yoktu çünkü herkes bilir ki marketlerin bir kalbi olmaz. Onlar belli başlı indirimler için ayarlanmış androidlerdir. Gerçi şimdi ne zaman memlekete gitsem çocukluk arkadaşlarımı görüyorum marketlerde. Böylece androidlerin de insan maskesi taktığı bir dünya canlanıyor gözümde. Bir de küçüklüğümden hatırladığım bütün bunların daha kötü versiyonu var. Bir bakkal akrabamız sadece paramız olmadığında veresiye almak için ona geldiğimizden yakınıyordu. Ama küçük dada bakkala daima bayat ürün sattığını o gün söyleyemedi. Sonra bakkal da battı zaten.
Gelelim sucuya. Öncelikle söylemeliyim biz kardeşimle evde çok su içeriz. O yüzden bizde iki farklı damacana olur, biri bitmeden diğeri söylenir ki kimse susuz kalmasın. Her ihtimale karşı da bu damacanalar farklı markalardandır. İkinci en önemli anekdot da ben yıllarca yaşayıp tesisatçısından bakkalına, marketteki kasiyerinden fırıncısına, ve barlarıyla her şeyine tanış olduğum mahallemden yüksek kiralar sebebiyle taşındım. Bu yalnızlık ile buradaki insanlarla da tanışmaya çalışıyorum. Sucuyla da öyle oldu. Önce benzin fiyatları, sonra ekonomik kriz, kızının okulu derken seviyeli ama samimi bir ilişki gelişti aramızda. Ve araya başka damacanalar girmesine rağmen, çok hızlı su söylediğimiz için de sucumuzun diğer su markasından haberi olmuyordu. Ta ki ben yanlış damacanayı teslim etme gafletine…
Bu devirde kimse sizden marka sadakati bekleyemez. Ama sanıyorum ki bir tuşa basarak verdiğim su siparişi ile, arayıp abla bir damacana alabilir miyim demem arasında bir fark var. Sucumun yüzü çok düşüktü giderken. Bir an yanlışlıkla getirdiği damacanaya gitti eli, ama sonra bunun yanlış olduğunu o da farketti. Markaların, marketlerin bir kalbi yok belki ama sucuların, kasiyerlerin, kuryelerin kesinlikle var.