Eğer bir yerde kapalı kaldıysanız diğer insanların yardım edip, gelip sizi oradan çıkarmasını beklersiniz. O kapının bir anahtarla açılacağını ve size doğru uzanan bir el ile oradan çıkacağınızı düşünürsünüz, ya o kapı hiç açılmazsa? Üstelik anahtarı olan insanlar sizin hemen karşınızdaysa ne yaparsınız?
Sadece beklersiniz, başka yapacak hiçbir şeyiniz yoktur.
Yıllardır ara sıra sizinde gördüğünüze emin olduğum bir psikoloji sorusu var sosyal medyada; bir tren var ve iki farklı yol var, yolun birisinde 1 kişi bağlı eğer tren oradan giderse o ölecek, diğer tarafta ise 5 kişi bağlı tren oradan giderse onlar ölecek, böyle bir durumda ne yapardınız diye bir test. İnsanlık böyle bir durumda ne yapacağını bize apaçık gösterdi aslında, eğer o trenin geçeceği yerdeki 1 kişi çok zenginse tren diğer taraftan geçip tüm göçmenleri öldürse bile insanlığımız hiç yara almazdı. Yunanistan açıklarında yüzlerce kişinin ölmesini seyreden dünya, konu bir avuç zengin olunca tüm imkanlarını seferber etti. Yunanistan açıklarında göçmen botuna yardım edilebilirdi üstelik, denizin altında değil üstünde öylece beklediler.
Size bu yazının başında bir anahtardan bahsetmiştim, tüm dünya o göçmenlere karşı o anahtarını sakladı, konu zengin bir avuç insan olunca ise anahtarlarının açamadığı yerlere maymuncukla girmeyi deneseler de başarılı olamadılar, bu arada elbette acıları yarıştırmak gibi bir niyetim yok. Dünya her zaman böyle ayrıcalıklı sınıflara gösterilen yardım ve milyarlarca ötekiye gösterilen zulümün şahitliğini zaten yapmıştı, hatta sadece göçmenlere değil, kendi halklarına da zulmeden devletler yok muydu? Mesela 1. Dünya savaşında Çanakkale cephesinde savaşan İngiltere savaş esnasında yapılan kısa süreli bir ateşkesten hemen sonra hem türk revirini hem de kendisine ait olan revirleri bombalamıştı, bunun sebebi ise İngiltere’den Çanakkale’ye savaşmak için kendi ülkesinde görmek istemediği insanları getirmiş olmasıydı, o insanları bir daha geri götürmek istemiyordu, istenmeyenler, ötekiler, Avrupa’dan her zaman süpürüldüler. Bugünde adeta ülkemizi mesken haline getirmiş mültecilerin esas gitmek istediği merkez Avrupa değil mi? Fakat Avrupa geri kabul anlaşmaları ve çeşitli yardım fonlarıyla bu mültecileri kendisinden uzakta tutmak istiyor, çünkü ötekiler.
Ailesiyle Yunanistan’a geçmek isteyen Aylan bebeğin sahildeki görüntüsü belleklerde tazeyken bu tarz dramların sürmesi ve sürecek olması insanlığın o anahtarı uzatmayacak olmasından ibarettir, gittiği her yere medeniyet adı altında yıkım getiren ülkelerin diğer dünya devletleri ve insanlarını önemsemediği bir gerçektir. Amerika kıtasına ayak bastıkları anda orada yaşayan yerlileri öldürmeleriyle, Irak’ta petrol kuyuları için şehirleri bombalamaları aynı zulümdür ve gelinen noktada artık bu zulüm Avrupa’nın ortasında bir tekne dolusu insanı görmezden gelmeye varacak boyuttadır. Gelişmiş gelişmekte olan veya az gelişmiş ülke tanımlamalarını asla kabul etmem, gelişmek Avrupa’nın ortasında bir tekne dolusu insanı görmezden gelmek midir?